Renklerle işlenmiş bir dünya...
TekstilRöportaj: Aylin Ç. Yalçınkaya
Nakış nakış işlemek sevdayı aşk dolu bir kalbe… Ne kadar romantik, bir o kadar da içten ve bizden bir cümle değil mi? Nakış kültürümüzün tam içinden, çok eskilerden gelip bizi sarmalayan sıcak ve eskimeyen bir zanaat, modern yaşama uyum sağlamaya başlayan ince bir sanat. Bu sanatın becerikli uygulayıcısı ve eğitmeni Melike Güven, Türkiye’nin en eski dijital el işi ve hobi platformu 10 marifet aracılığıyla dergimize bu ay konuk oluyor.
Röportaj: Aylin Ç. Yalçınkaya
• Nakışta geleneksel ve modern ayrımı var mı sizce? Eğer varsa siz kendinizi hangisine daha yakın görüyorsunuz?
• Tekniklerin desenlere uygulanışı açısından kesinlikle var. Bu modernize eğilim son zamanlarda nakışa olan ilginin artmasına yol açtı. Tekstil tasarımı ile uğraşan kişilerin kumaş yüzeylere portreler işlemesi, ünlü ressamların eserleri üzerine uyguladıkları tasarımlar nakışı başka bir boyuta taşıyor. Ben geleneksel nakışı asla inkar edemem. Çünkü Gazi Eğitim gibi köklü bir okuldan mezun oldum ve bu etiket üstüme büyük sorumluluk yüklüyor. Ama itiraf edeyim ki son zamanlarda yükselen bu modernize nakış trendi beni kendine giderek daha çok bağlıyor.
• Nakış sizin için bir hayat biçimi, onu anlıyoruz. Bu işin eğitimini aldınız, eğitmeni oldunuz. Birazcık anlatır mısınız?
• Nakış benim hayatımın tam da odak noktası. Bu konuda öğretmen olarak atanabilmek için tam 15 sene bekledim. Geçmişte bu meslekte ilerlemenin tek yolu öğretmenlik veya usta öğreticilikten geçiyordu. Bu zamanki gibi atölyeler yoktu. Bu 15 sene içerisinde bir ara takı tasarımına yöneldim ama gördüm ki tasarımlarımda bile boncuk ve işlemeyi birleştiriyorum. Kafam dağıldığı zaman, stresli veya hüzünlü olduğumda desen çizerim. Böyle dost, sırdaş gibi hep yanımdadır zanaatim. 15 sene beklemenin sabrını ve fedakarlığını da unutmaz.
• Instagram sayfanız renklerle bezeli. Gündelik yaşamınızda renk seçimi ile ilgili tercihleriniz neler?
• Gündelik yaşamda kıyafetlerimde siyah ve beyaz kıyafetler giyerken evimde çok renkliyim. Atölye odam tümüyle sarı iken giriş tümüyle kırmızı eşyalardan oluşur. İlginç dekoratif objelerle ortamı renklendirmeyi de çok severim. Ayrıca insanların farklılıklarının da bir renk çeşitliliği gibi olduğuna inanırım. Ne kadar farklılık, o kadar zenginlik ki nakışta da bu böyle.
• İşlemeleriniz için neler ilham veriyor size?
• Bu aralar kendi tasarım alanımda çok verimli bir dönemdeyim. Her şeyi ama her şeyi nakış olarak görüp, kafamda teknikleri sıralayıp o an için onu işliyorum. Nakış, sonucu hemen ortaya çıkan bir sanat dalı değil. Hazırlık aşaması çok fazla vakit alıyor. Bu aşamada stiller bana ilham veriyor. Boho yaşam, ikebana çiçek düzenleme sanatı, çağdaş sanat akım eserleri ki biz bu konuda kültür olarak zaten çok zenginiz; Mezopotamya, Anadolu, Fars, Uzak Doğu ve Avrupa kültürünün karması bir kültürüz… Bu zenginlikte ilham almamak mümkün değil.
• Desenlerinizi kendiniz mi tasarlıyorsunuz? Nakışa aktarılacak tasarımlar yapmak isteyenlere ne önerirsiniz?
• Desenlerimi kendim tasarlıyorum. Tasarlarken ne kadar fazla teknik ve desen kullanabilirim, bu soru benim için çok önemli. O yüzden atölyelerimde en az 13 tekniği bir arada gösteriyorum. Pinterest de şu zamanda hepimizin ilham aldığı büyük bir kütüphane. Mutlaka beynimizin bir köşesine görsel bir bellek açıyor. Bu konuda benim de takip ettiğim Koreli, Rus ve Japon tasarımcılar var. Atölyelerimde de bol bol karalama yapmanın, puzzle gibi yeni yeni desenleri denemenin insanı beslediğini, bu konuda Pinterest’in pratik bir rehber niteliği taşıdığını söylüyorum. Bu sayede yeni tasarımlar yapmak kolay olacaktır.
• Hangi yüzeyler üzerine işleme yapmayı seviyorsunuz?
• Keten kumaş vazgeçilmezim. Özellikle duck keteni renk kartelasının geniş olmasından dolayı tercih ettiğim bir kumaş türü. Tül üzerine işleme yapmayı da seviyorum. Fakat burdaki tül kesinlikle hayalet tül olmalı; petek görünümdeki tül üzerine yapılan nakışlar çok basit duruyor. Yöresel dokumaların hepsine aşığım. Kandıra keteni, Ödemiş ipeği çok özendiğim işlemelerde kullandığım özel kumaşlar.
• Evinizde kendinize ayırabildiğiniz bir çalışma köşeniz var mı? Düzenli mi yoksa dağınık mı çalışırsınız?
• Ev atölyesi olan şanslı kişilerden biriyim. Uzun süredir hayal ettiğim bir şeydi bu. Evimdeki tüm zamanım burada geçiyor. Dağınık ya da düzenli olma durumu zaman zaman değişiyor. Tipik bir başak burcu olarak genelde o düzen dışına zaten çıkamıyorum. İpliklerin en küçük parçalarını bile atmam; onları tek tek delgeçlerle deldiğim kartonlara tuttuyorum. Çalışma alanım bu kadar düzenliyken maalesef mutfak için bunu söyleyemeyeceğim Tek odak noktam işin bitmesi oluyor çünkü.
• Yaptığınız işin karşılığını maddi ve manevi olarak alabildiğinizi düşünüyor musunuz?
• Nakış malzemelerinin bu kadar pahalı, emeğin bu kadar kıymetsiz olduğu bir ülkede buna evet demek mümkün değil. Atölyelerde kişilere 1. sınıf kalitede malzemeler ile 5 saat eğitim veriyoruz. Çoğu insana ücretler pahalı gelebiliyor. Örneğin aynı ücret bir matematik öğretmenine sadece 1 saatlik çalışma karşılığında verilirken bizimki gibi hem eğitim hem malzeme içeren günlük atölyelerde fiyatlar fazla bulunuyor. Manevi açıdan ise tam doyum sağlıyorum. Atölyelere başlama nedenim de bu zaten. Nakış öğrenmek isteyen insana 1 isterken 10 kat bilgi veriyorum. Yeter ki öğrenmek istesinler! Bu eğitimci zihniyetimden asla vazgeçmeyi düşünmüyorum.
• İşinizdeki deneyiminiz malum. Hedeflediğiniz öte bir nokta var mı?
• Şu anda kariyerimde istediğim bir noktadayım. Alanımla ilgili tez aşamasındayım. Hazırladığım tez ya da farklı bir konu hakkında kitap yazmak istiyorum. En büyük hayalim bu. Bir de yeni neslin nakış konusunda istekli ve ilgili olmasına katkım olmasını hedefliyorum. Her sene ilköğretim kademesinde okulları gezerek el sanatlarını ve bunun içinde nakışı tanıtıyorum. Bir gün nakış sanatının bu ülkede gerçek değerini görmesi en büyük hedefim aslında.
İlginizi Çekebilir