Tedarik zincirinin altın kilidi: Türkiye
Röportajİstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, AB ülkelerinde Türk kumaşına yoğun ilgi gösterildiğini belirterek, Kovid-19 salgınıyla birlikte hazır giyim ve tekstil sektörünün çok ciddi atılım yaptığını söyledi. Bu süreçte tedarik zincirinin önem kazandığını hatırlatan Gültepe’ye göre, ülkeler kendine yakın coğrafyalardan hammadde teminine gitti ve böylece Türkiye’nin jeopolitik önemi de gün yüzüne çıkmış oldu.
Röportaj: Arzu Arat Yenicil
Fotoğraflar: Uğur Bektaş
1991 yılında İstanbul’da Anıl Tekstil ismiyle sektöre giriş yapan Mustafa Gültepe, şu an hazır giyim ve tekstil sektörünün en tepesinde, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) başkanlık görevini yürütüyor. Türkiye’nin tekstil sektöründe dünyada önemli bir yer edindiğini aktaran Gültepe, geçmişten günümüze sektörün neler yaşadığını, Kovid-19 salgınınının piyasa yansımaları ve daha nice önemli konuyu samimi bir dille Tek Stil Dergisi’ne anlattı. Dünyanın giderek tüketim toplumuna dönüşmesinden şikayet eden Gültepe, eskiden bir ceketin iki yıl giyildiğini hatırlatarak, az olan şeylerin daha kıymetli olduğunu söylüyor.
SALGIN SEKTÖRÜ ŞAHLANDIRDI
Salgın, sektörü nasıl etkiledi? İç ve dış pazardaki gelişmeler neler?
Kovid-19 salgını, özellikle tedarik zincirinin değişmesiyle Türkiye’yi olumlu etkiledi. Virüsün Çin’de çıkmasıyla Batı, Türkiye’nin içinde olduğu coğrafyaya kaydı. 2020 Şubat-Mart ve Nisan aylarında çok dramatik düşüşler yaşamıştık. Salgın nedeniyle herkesin kapandığı Haziran’da ise hazır giyim sektörü ihracat rekoru kırdı. Koruyucu maske, tulum, elbise gibi sağlık ekipmanları da ihracat kapasitesini artırdı.
Bu süreçte önemli olan ülkemize gelen müşteri elimizde tutmak. Özellikle hazır giyim noktasında ABD tarafından çok büyük bir talep var, ciddi alımlar geliyor. Şimdiye kadar en fazla 18.4 milyar dolar ihracat yapan bir sektör 20.3 milyar dolara çıktı. Bu da salgının hem sektörümüze hem de ülkemize yaradığını gösteriyor. Bundan sonra önemli olan ise mevcut gidişatı kur politikası ve diğer materyallerle sürdürebilir hale getirmek.
ASLAN PAYINI ALACAĞIZ
Küresel tedarik zincirinin değişmesi konusunda Türkiye nasıl bir rol üstlendi?
Büyük pazarların tedarikleri tamamen çok ucuz. Son 20 yılda Çin ekonomisi de böyle büyüdü. Dünya tedariğinin yüzde 40’ını karşılıyor. Ancak ABD ve AB bir ülkeyi hem de uzak bir ülkeyi bu kadar büyütmenin sakıncası olduğunu gördü. Çünkü salgın süreci tedarik zincirinin büyük problem olduğu görüldü. Daha önce bin dolara giden konteyner fiyatları, 25 bin dolara kadar çıktı. Dolayısıyla her ülke ihtiyacını, kendine yakın coğrafyadan temin etme noktasına gitti. Türkiye’nin jeopolitik yapısının da buna çok elverişli olduğu ortaya çıktı. Türkiye’den Avrupa’ya bir TIR sabah gidip akşam dönecek konumda. İngiltere ya da Fransa’ya bir TIR 4 günde gidip dönebiliyor. Uzakdoğu ülkesinde bu şans yok. Şu an Türkiye tedarik açısından iyi konumda. Hedef ciroları yakalamak, milli gelirin artması demek. Bunun tek yolu ise üretim ve ihracat.
AB TAMAM, ABD’YE MARKAJ SÜRÜYOR
En çok ihracat yaptığımız ve hedefinizdeki ülkeler hangileri?
Hazır giyim sektörü en fazla ihracatını yüzde 70 oranında AB ülkelerine yapıyor. Türkiye ihracatının yüzde 45-50’si yine Avrupa Birliği ülkeleri. Hazır giyim olarak ihracatın ilk sırasında Almanya var. Almanya’yı İspanya,İngiltere, Hollanda, Fransa takip ediyor. Ancak salgın döneminde daha önce 10’uncu sırada olan ABD, ilk 6’ya girmiş durumda. Yani 350 milyon dolara kadar düşen bir hacim vardı, şu an 1 milyar dolara yaklaştı. Sadece 2021’de 950 milyon doları yakaladık. Bu da pazarın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Hedefimiz ABD ile hazır giyim ihracatını 2022’de 23, orta vadede 33 ve uzun vadede 50 milyar dolar üstüne çıkarmak. Çünkü ABD’nin 104 milyar dolar gibi bir hazır giyim ithalatı var. Bu ithalatın da yüzde 35’ini Çin’den yapıyor. Biz diyoruz ki şu an yüzde 1 seviyesinde olan ABD ithalatının yüzde 10’unu çekebilirsek, bu bahsi geçen rakamlara ulaşmamak mümkün değil. ABD ile ihracatı artırmak için yoğun çabalarımız var. Oradaki tüm fuarlara katılıp Türkiye’yi tanıtıyoruz. Önümüzdeki 3-5 yıl içinde hedeflerimize ulaşmayı umuyoruz.
ULUSLARARASI PAZARDA TAKİP EDİLİYORUZ
Dünya en çok hangi Türk ürününe ilgi duyuyor?
Dünya ürüne değil ülkeye ilgi duyuyor. Sektör olarak şu anda İtalya birinci. Ayakkabı olsun ürün gamı olsun. İkinci Türkiye… Türk ürünleri uluslararası pazarlarda yoğun ilgi görüyor. Özellikle AB ülkelerinde Türk kumaşına ilgi çok.
‘MADE IN TURKEY’ YAYILMALI
Yurt dışında en çok LC Waikiki var... Giyimde markalaşma nasıl olacak?
Bu biraz da ülke algısıyla ilgili. Sadece bir markanın değil, ‘Made in Türkiye’ markasının yayılması gerekiyor. Tabi bunlar bir strateji. 2005 yılında böyle bir şeyin adı okunmazken, şu anda hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren markaların yurt dışında 2bin 500’e yakın mağazası var. İngiltere, Almanya gibi ülkelerde tutunmak için çok fazla maddi imkana ihtiyaç olsa da, etrafımızdaki coğrafya ile bu da zamanla yerine gelecek. Dünyadaki markaların 1800-1900’ün geçmişten gelen güçlü bir altyapıları var. İngiltere’de 100 yıllık markalar hala ayakta. Dolayısıyla Türkiye’de güçlü bir marka olabilirsin ama yurt dışında bunu gerçekleştirmek için biraz daha vakit var.
Peki ‘MADE İN TÜRKİYE’ markasının gelişimi için projeleriniz var mı?
Made in Türkiye’nin uluslararası platformlarda kabul edilmesi gerekiyor. Markamız uluslararası platformda olduğu sürece biz de memnuniyet duyarız. Uluslararası alanlarda Türkiye Cumhuriyeti’nin değişiklik yapması gerekiyor.
İç pazarda tekstil ürünlerindeki yükseliş düşecek mi? Bu konuda bazı firmalar tam tersi indirime gittiklerini söylemişti. Ancak hammaddeye gelen zamlar sebebiyle fiyatların fahiş miktarda artacağı konuşuluyor?
Son 1 yılda hammadde fiyatlarına dolar bazında gelen zamlar yüzde70-80’e ulaştı. Mayıs’tan sonraki ürünlerin, eski fiyattan satılma şansı yok. Zaten yavaş yavaş bazı markalar fiyatlarını değiştirdiler. Gerek dolardaki artış, gerek hammadde fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle önümüzdeki dönemde de Türkiye’deki fiyatlar mutlak suretle değişecek, gelen zamlar etiketlere yansıyacak.
HEDEFİMİZ 20 MİLYARA YAKLAŞMAK
Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 2022 ihracat hedefi nedir?
2021 yılında yüzde 18 oranında bir büyüme gerçekleşti. Aslında bu oran beklentimizin de üzerindeydi. 2021 yılı hazır giyim sektörü ve ihracatçılar için başarılı bir sezon oldu. 2 yıllık hedef 1 yılda yakalandı. Sektörün her yıl en az yüzde 10 büyüme stratejisi var. 2021’de 20.3 milyar dolar ihracat yapıldığı dikkate alındığında, 2022’de 23 milyar dolar civarında bir hedef ortaya çıkıyor. Şu an sektör 18 milyar doları aşkın cari fazla veriyor. 2022’de de hedefimiz bu rakamı 20 milyar dolara yakın seviyeye getirmek. Mart ayı sonundaki hareketler neyi ne şekilde yakalayabileceğimizi net bir şekilde gösterir.
Pamuk üretimi ve diğer ham madde konusunda nasıl bir yol izlenecek?
Türkiye, gerek iç piyasa gerekse ihracatta 1.8 milyon tona yakın pamuk kullanıyor. Bunun da yüzde 60’ını ithal ediyor, yüzde 40’ını yurt içinden karşılıyor. Aslında Türkiye bir pamuk ülkesi ve kalitesi uluslararası pazarlarda yer edindi. Özellikle Ege pamuğunun mısırdan sonra ayrı bir yeri var. Bu konuda Tarım Bakanlığı ile görüşmelerimiz sürüyor. Özellikle organik pamuğun geliştirilmesi konusunda fikirlerimizi ilettik, ilgili derneklerle yoğun olarak çalışıyoruz. Bu kapsamda çiftçiye verilen destekler devam edecek. En azından ithal ettiğimiz pamuk oranını yüzde 30’lara çekebilirsek biraz daha rahatlarız. Ayrıca eski büyük araziler çocuklara bölünmeye başladı. Buna Tarım Bakanlığı da önlem aldı. Belli bir büyüklükten aşağı böldürmüyorlar şu anda; o da üretimde etkili olacak.
YEŞİL FABRİKALAR GELECEĞE NEFES OLACAK
Sürdürülebilir üretim bir tercih mi, zorunluluk mu?
El birliğiyle dünyayı kaynakların tükendiği bir noktaya beraber getirdik. Eskiden çok daha fazla organik ürünler yapılıyordu. Firmaların büyümesi, tüketimin artması dünyayı farklı bir noktaya getirdi. Şu anda sürdürebilirlik zorunluluk. Çünkü aksi takdirde dünyadaki kaynaklar tükenip bitecek. Gelecek nesillere farklı bir dünya bırakmak için üretim kapsamında yeşil fabrikalar yapmaya çalışıyoruz. Yağmur sularının tekrar kullanılmasıyla ilgili çalışmalar ve projelerimiz var. Yine güneş enerjisiyle ilgili kendi fabrikamda bir tanesini faaliyete geçirdim. Doğallık için doğal kaynaklara yöneliyoruz. Avrupa Mutabakatı kapsamında sürdürülebilir ve karbon ayak izi noktalarında sektöre bir duyarlılık vermeye çalışıyoruz. AB ile ilgili bu konuda almış olduğumuz Türkiye’ye kazandırmış olduğumuz bir proje var; IPA. Projeyle sağlanacak altyapıyla hem kar sağlanıyor, hem üretim yapılıyor. Gelecekte uygulanacak karbon vergisiyle değişim-dönüşümü sağlayacağız. Giysileri üretirken ortaya koymuş olduğumuz fireleri tekrar fabrikalara vererek iplik ve kumaş olmasını sağlıyoruz. Müşterilerimizi de yönlendiriyoruz.
İHKİB olarak Türkiye’yi küresel moda endüstrisinde ilk sıralara çıkarmak için yaptığınız veya yapacağınız stratejiler nelerdir?
İHKİB çok eski bir kuruluş. Uluslararası alanlarda İHKİB’i, Türkiye’yi ve hazır giyimi tanıtmak için 10 yıldır İstanbul Moda Haftası düzenliyoruz. Salgında bile durmadık, modayı dijital ortama taşıdık. Amacımız bunu geliştirerek İstanbul’u moda merkezi yapmak. Davet ettiğimiz insanlarla, modaya yön verenleri buluşturuyor, Türkiye’nin ve İstanbul’un güzelliklerini anlatıyoruz. Ayrıca Moda Tasarım Yarışması yapacağız. Onunla ilgili de uluslararası jüri üyeleriyle beraber çalışıyoruz. Bu yıl farklı bir şey yaptık. Bütün birlik, dernek ve ticaret odasının da stratejik ortak olarak yanımıza aldık, İstanbul’a moda fuarı kazandırdık. 9-11 Şubat tarihlerinde 30 bin metrekareyde fuarı düzenledik. En az 1500 alıcıyı Türk modasıyla buluşturacağız. Bu fuar uluslararası fuar takviminde yerini alacak. Dolayısıyla marka değeri yükselecek.
ANADOLU ÜRETİMİN ÜSSÜ,
İSTANBUL İSE MODANIN MERKEZİ OLACAK
Hammadde, işçilik ve enerji gibi maliyetlerin yanı sıra artan talep sebebiyle Türkiye’de kapasite bulamayan yerli markalar yurtdışına yöneldi. Değerlendirmeleriniz nedir?
Tekstil sektörü yüksek kapasite, 2-3 vardiya çalışıyor. Yüzde 40’ın üzerinde ihracat yaptık. İplik ve kumaş için yeni yatırımlar yaptık. İstanbul’u moda merkezi yaparken Anadolu’yu da üretim üssü yapmamız lazım. Özellikle 5 ve ve 6’ıncı bölgelerde yatırım yapılması lazım. Çünkü İstanbul artık üretim merkezi değil, moda merkezi olmak zorunda. Yeni fabrikalar açılırken, kapasiteyi büyütenler de var. Kapasite fazlalığında çift vardiya kolaylıkla karşılanır. Fiyatla ilgili rekabet edemeyecekse o zaman yurt dışından sourcing (kaynak bulma) yapma olabilir. Ham maddedeki fiyatlarındaki iyileştirmeyle yurt içindeki markalarımız yurt dışında üretim yapmak zorunda kalmaz. Biz grup olarak Anadolu’nun her tarafına yayıldık. Her üreticinin de Anadolu’da mutlaka bir ayağının olması gerekiyor. Usta öğretici dediğimiz insanları Anadolu’ya gönderip İŞKUR vasıtasıyla 3-5 alık kurslar veriyoruz. Bütün elemanlarımızı kendimiz yetiştiriyoruz.
EKONOMİYE CAN SUYU OLDU
Asgari ücretin artışı ve işverene getirilen desteklerle istihdamda nasıl bir yol izlenecek? Hazır giyim sektöründe çalışanlar bu gelişmeleri nasıl karşıladı? Kadın istihdamındaki artış nedir?
Kadın istihdamının en yoğun olduğu sektör, hazır giyimdir, çalışanların yüzde 50’den fazlası kadınlardan oluşuyor. Ben fabrika olarak biraz ayrışıyorum; kadın çalışan oranımız yüzde 80’in üzerinde. Asgari ücretle gelen artış normal enflasyon oranında. Bunu tolere etmek için gıda, kira ve enerjide ciddi artışlar oldu. Bunları bir nebze olsun aynı noktaya çekebilmek için Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan 4250 lira asgari ücret oranı ise işçiye nefes aldırdı. İşverene verilen vergi desteği de sürdürülebilir bir ekonominin olabileceğini gösterdi. Umuyorum ki daha fazla fiyat artışı olmaz ve insanlarımız da verilen bu destekle geçimini sağlar.
Bir Trabzonlu olarak tekstil sektörünün ihracatta memleketinizin geride kalmasına ne diyorsunuz?
Trabzon’un en büyük dezavantajı, 2000’den sonra açıklanan teşvik politikasıyla beraber Trabzon ikinci, üçüncü bölge statüsüne katıldı. Daha önceden de verilen teşvik o ilin milli gelire bakılarak 1500 doların altında olan illere ya da ilçelere verilirdi. Trabzon limitin üstünde kaldı ve üçüncü bölgeye düştüğü için hazır giyim için de doğru bir yer olmadı, yatırım almadı. Ama komşu Giresun ve Ordu büyük yatırım aldı. Biz de büyük mücadele verdik. Kadın istihdamına ayrıcalık tanıdık ancak yapılamadı. Şimdi ağırlıklı olarak altıncı ve beşinci bölgelere yatırım yapılıyor. Çünkü gerçekten iyi bir teşvik sistemi var.
Türkiye’deki olumsuz hava koşulları TİM’i nasıl etkiledi?
Türkiye’deki olumsuz hava koşulları sadece TİM’i değil Türkiye ihracatını da etkiledi. Enerji kısıtlaması ihracat bu kadar artmışken kötü bir zamana denk geldi. Günde 200-250 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. TİM’in ortalama 20 milyar dolarlık bir ihracatı var. Kesintiye uğramamasını diliyoruz.
Nisan’da yapılacak İHKİB seçimi için görüşleriniz nedir? Aday olacak mısınız?
Bir dönemi bitiriyoruz. İkinci dönem içinde ben ve Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlarla beraber sektörümüzde hizmet yapmaya devam edeceğiz. Biz zaten varız ve var olduğumuz yere daha tekrar aday değiliz.
EĞİTİM İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK
Sizce sektörün en büyük sorunu nedir?
Sektörün en büyük sorunu kalifiye eleman. Onları yetiştirmeye çalışıyoruz. Eskiden tekstil mühendisliği çok tercih edilen bir dal iken, son 10 yılda neredeyse yüzde 20’lik dilime girmeye başladı. Biz de bu sektörü geleceğe taşımak ve tercih edilen bir meslek haline getirmek için üniversitelerle iş birliği yaptık. Tekstil mühendisliği alanında burs vermeye başladık. Kontenjan doluluk oranlarını yüzde 90’ın üzerine çıkardık. Ve tekstil taban puanını da yüz puan artırdık. Bu sektörünün ülkemizin geleceğine çok fazla katkı sağlayacağına inanıyoruz. Şu an mevcut kadro 5-10 yıl daha çalışacak. Yeni beyinleri sektöre kazandırmamız lazım. Dijitalleşme ve teknolojik gelişmeleri ön planda tutarak altyapı değişikliğiyle birlikte sektörün çok farklı bir noktaya gelmesini amaçlıyoruz.
Türkiye’de mesleki eğitime büyük yatırım var. Gençleri istihdam ve mesleki eğitim noktasında nasıl destekliyorsunuz?
4-5 yıl içinde Türk Eğitim Vakfı ile eğitimi çok daha aktif hale getirdik, büyük bütçeler ayırdık. 7-8 tane meslek lisemiz var. Öğrencileri iş insanlarıyla buluşturuyoruz. Son gelişmeleri aktarıyoruz. Onların eğitim, teknoloji, mesleki ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Her okula eğitici, öğretici usta gönderiyoruz. Onların daha iyi bir eğitim alabilmesi için. Ve aynı zamanda onlara özellikle beceri yarışmaları yapıyoruz. Beceri yarışmaları düzenliyoruz..Bunu tüm ülkeye yayıp üniversiteleri de içerisine katıp inovatif fikirler üreteceğiz. Yani onların ne kadar kıymetli, ne kadar güzel bir mesleğe sahip olduklarını anlatmaya çalışıyoruz. Eğitim Vakfımız bu konuda özellikle okullarla yüksek istişare içerisinde. Mesleki eğitimler, mesleki kurslar yapıyoruz. Modelist kursları olsun, stick kursları olsun, onları İstanbul Moda Akademisi tarafından yöhlendiriyoruz.
Tekstil mühendisliğini tercih edecek adaylara önerileriniz nelerdir?
Önleri açık, iş kaygısı yok. Okurken de maddi destek sağlıyoruz. Sektörün geleceği çok parlak. Önümüzdeki dönemlerde yapılacak yatırımlar hükümetimizin de Cumhurbaşkanımızın da üretim ekonomisine geçiş modeliyle beraber çok daha iyi olacak. Öğrencilerimize tavsiyem; okurken de mutlak suretle kendilerini yetiştirsinler. Yani gerek üniversitede staj döneminde gerek yaz döneminde mutlaka bir iş yeri bularak tecrübe kazansınlar. En az iki yabancı dil öğrenmeleri ise şart.
Mustafa Bey değerli zamanınızdan bize de vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Bizim unutup sizin eklemek istedikleriniz var mı?
Özellikle son 2 yılda üzerinde çalıştığımız IPA’yı Türkiye’ye kazandırdık. Hazır giyim sektörünün dijital dönüşüm projesidir bu. Hepsi faaliyete girdi. 1 ay sonra büyük bir şekilde sektörün hizmetine açacağız.
Hazır giyim ile tekstil ayrılmaz bir parça
Hazır giyim ile tekstil birbirini tamamlayan parçalar. Hazır giyim ve tekstil 32 milyar dolarla Türkiye’nin en büyük ihracat sektörü; otomotivden bile önde. İstihdamın yüksek olduğu bu sektörlerde, direkt üretimde çalışan 1 milyon 100 bin kişi var. Buna perakendeyi de koyduğunuz zaman 2 milyonu aşıyor.
Anadolu’da tekstil şehri Malatya
Lider kent hangisi?
Anadolu’da tekstil şehri diyebileceğimiz kent Malatya. Anadolu’da en fazla yatırım yapan grup olarak biz de oradayız. 1250 çalışanım var. Malatya son yılların cazibe merkezi. 5 yılda büyük yatırım aldı. Malatya’yı Batman ve Adıyaman takip ediyor. Beyaz yakalı yönetici de yaşam için Malatya’yı tercih ediyor.
AMACIMIZ İLK 10 EKONOMİ ARASINA GİRMEK
Büyük bir grubun liderisiniz. Yeni hedefleriniz ve hayalleriniz neler?
Türkiye’nin muasır seviyesine gelebilmesi için biz hem grup olarak hem firma olarak elimizi taşın altına koyduk, koymaya devam ediyoruz. Şu anda kendi firmam adına 3bin 500 kişiye istihdam sağlıyoruz. 100 milyona yakın ihracatımız var. Amacımız istihdamı ve üretimi arttırarak, Türkiye’nin dünyada ilk 10 ekonomisi arasına girmesini sağlamak. Türk insanına, Türkiye’mize hizmet etmek için var gücümüzle çalışacağız.
Talu Tekstil iç piyasada hangi markalara üretim yapıyor? LC Waikiki yurtdışında atakta, iç piyasada ise fiyatlarını artırdı. Bu konudaki düşünceleriniz neler?
İç pazara yüzde 100 ihracat yapıyoruz. Yurt dışında mağaza açmaya devam edeceğiz. Türkiye’de belli bir potansiyele ve büyüklüğe geldi. Markanın ağırlığını yurt dışına veriyoruz. Şu anda yurt dışındaki mağaza sayısı, yurt içindeki mağaza sayısını geçti. Ham madde fiyatların artmasıyla beraber fiyatlar da arttı. Ama mevcut fiyatlara hiçbir şekilde dokunulmadı. Bütün firmalar stoktaki malların fiyatlarını değiştirirken LCW’de bu olmadı.
Çocukken daha mutluyduk
“Çocukken bu kadar renkli giyinmezdik, bu kadar giysimiz yoktu. Ancak
daha mutluyduk” diyen Gültepe şöyle devam etti: “Eskiden lastik çizmeler
vardı; kara lastik. Bir de İstanbul’dan gelen biraz daha pahalı bir lastik vardı.
Eskiden bu kadar kaynak yoktu. Az olan şey çok kıymetliydi. Ama sonuç itibariyle
dünya sürekli değişiyor ve gelişiyor. Bizim dönemimizde bir ceketle 2 yılı
geçirirdik. Alacak çok da imkan yoktu. Şu an dünya, Amerika modeli tüketim
toplumu oldu. Ben 1991 yılında 5 kişiyle İstanbul’a geldim. Önce tek katta
imalat ekibi kurduk. Hatta oğlum Anıl’ın ismini vermiştim. Anıl Tekstil diye.
Şimdi Düzce’de 3500 kişiyle üretim yapıyoruz.”
KAYNAK: TekStil Dergi
Dergiyi görmek için lütfen buraya > tıklayınız.
İlginizi Çekebilir